HABERLERİMİZ

BAŞLIK BAŞLIK BAŞLIK BAŞLIK BAŞLIK

26 Mart 2014 Çarşamba

Tarihte Bugün BANGLADEŞ BAĞIMSIZLIĞINI İLAN ETTİ


26/03/1971 tarihinde Güney Pakistan Bangladeş adını alarak bağımsızlıgını ilan etti.Doğu Pakistan'da ise iç savaş çıktı.

25 Mart 2014 Salı

Tarihte Bugün TÜRK OCAKLARI KURULDU

25/03/1912 TÜRK OCAKLARI MUSTAFA KEMAL ATATÜRK TARAFINDAN İSTANBUL'DA RESMEN KURULMUŞTUR.

22 Mart 2014 Cumartesi

Tarihte Bugün HATAY FRANSIZ EGEMENLİĞİNDEN KURTULDU


22/03/1939 Tarihinde Fransa egemenliğinden kurtularak bağımsız oldu. Bağımsız Hatay Cumhuriyeti kuruldu.Bu cumhuriyet ise 30 haziran 1939 Türkiye'ye bağlanma kararı aldı.

Günün Önemi DÜNYA SU GÜNÜ

22 MART DÜNYA SU GÜNÜ Birleşmiş Milletler genel kurulu tarafından 1993 yılında ilan edildi.1993 yılından sonra 22 mart her yıl dünya su günü olarak kutlanmaktadır.

21 Mart 2014 Cuma

Günün Önemi DOWN SENDROMU

DOWN SENDROMU bir hastalık değil genetik bir farklılıktır.Normal bir insanda 46 tane olan kromozom sayısının down sendromuna sahip çocuklarda 47 tane olması ile oluşan farklılıktır.

Tarihte Bugün TSK KUZEY IRAK'TA

Türk Silahlı Kuvveleri 35 bin kişilik personelin katılımıyla 21/03/1993 tarihinde Kuzey Irak harekatını başlattı.

Tarihte bugün YAĞMUR ADAMIN 54'ÜNCÜ DOĞUM GÜNÜ

Aytron Senna 21 Mart 1960 yılında Sao Paulo da doğdu. Formula 1 pistlerinin unutulmaz pilotlarından biri oldu.

AYRTON SENNA 1 MAYIS 1994 TARİHİNDE AUTODROMO ENZO E DİNO FERRARİ PİSTİNDE YAPILAN SAN MARİNO GRAND PRİX'TE TAMBURELLO VİRAJINA 218KM/SA İLE ÇARPARAK OLAY YERİNDE HAYATINI KAYBETTİ

17 Mart 2014 Pazartesi

GECE TERÖRÜ

GECE TERÖRÜ

Gece terörü 4-12 yaş arası çocuklarda uykuya daldıktan birkaç saat içinde görülen uyku bozukluğudur.

Küçük yaştaki çocuğunuz uykuya daldıktan 1 2 saat sonra bağırıp çığlık atıyor yanına gittiğinizde ise gözleri kapalı ve seslendiğinizde size yanıt vermiyor.Çok korkmuş ve huzursuz halde uyumaya devam ediyor.Bu her anne babayı korkutan bu olayın tıptaki adı  Gece terörü veya Uyku Terörü’dür.Her ne kadar anne baba bu olaydan çok korksa da çocuk için herhangi bir zararı yoktur.Uyandığında bu olay ile ilgili pek bir şey hatırlamayacaktır.

Uyku terörü genelde 4 -12 yaş arasındaki çocuklarda uykuya daldıktan birkaç saat sonra görülen bir uyku bozukluğudur.Uyku dönemleri arasındaki geçişlerde ortaya çıktığı düşünülür.Merkezi sinir sisteminin gelişmesini tamamlamamasından kaynaklanabilmektedir.Görülme olasılığı % 3 – 6 arasındadır.Erkek çocuklarda kızlara oranla daha fazla görülmektedir.Bu sorun aileden de kaynaklanıyor olabilir.Uyku terörü görüler çocukların ebeveynlerinde de uyku terörü veya uyur gezerlik gibi uyku bozukluğuna sık rastlanmaktadır. Uyku terörü sırasında çocuk yatakta doğrulur,bağırıp çığlık atabilir.Çok korkmuş ve sıkıntılı gözükür.Kalp atış hızı solunum hızı artar ve terleyebilir.Birkaç dakika sonra sakinleyerek yeniden uykuya dalacaktır.Bu olay uykunun derin olduğu zamanlarda gerçekleştiği için çocuk uyandığında hiçbir şey hatırlamayacaktır.

Gece terörünün gerçekleştiği durumlar
 Çocuk çok yorgunsa, gerginse, hastaysa, kullandığı ilaçlar varsa, alışık olmadığı yabancı bir ortamda uyuyorsa Gece terörü gerçekleşebilir.

Gece terörünü azaltmak ve engellemek için yapılması gerekenler

Çocuk çok huysuzlanmadan normal uyku saatinde uyumasını sağlamalısınız.Uykuya geçmeden önce rutin bir programla sakinleşmesine yardımcı olmalısınız.Kitap okuyarak ılık bir banyo yaptırarak bunu gerçekleştirebilirsiniz.Her gece yeteri kadar uyumasını saylayınız.Kullandığı ilaçlar varsa doktorunuza danışınız.Eğer sık sık tekrarlanıyorsa doktorunuza başvurunuz. 

7 Mart 2014 Cuma

Yayla Gölü Temizleniyor

Yayla Gölü Temizleniyor
Denizli’nin Buldan ilçesinde 3 yıl sürecek proje çerçevesinde Yayla Gölünün 3’te 1lik kısmının sazları ve balçığı temizlenecek.
Haber/Fotoğraf : DENİZ TOKAT
Türkiye’de yaşayan kuş türlerinin yüzde 80’inin bulunduğu belirlenen Yayla Gölünde, Biyolojik Çeşitlilik Araştırma Projesiyle 3 yıl sürecek çalışmalar doğrultusunda ömrü bitmek üzere olan göl, sazları ve balçığı temizlenerek kurtarılacak. Buldan Doğal Hayatı Koruma Derneği eski başkanı ve inşaat mühendisi Sait Yalçın konu hakkındaki görüşlerini dile getirdi. Küresel ısınma sonucu su kaynaklarının kuruyacağını ve Buldan’ın Yayla Gölü çevresinde 500 dekarlık bir alanda su rezervi bulunduğunun altını çizerken Buldan’ın içme suyunun da ana besleyicisi olduğunu söyledi. Yayla Gölündeki sazların insanların beğenmediğini ifade eden Yalçın “ İnsanlar istiyorlar ki masmavi bir göl olsun sandallarla gezelim, balık tutalım ama burası canlı bir ekosistem o beğenmedikleri ve temizlemeye çalıştıkları sazlar günde 2.5 litre su temizliyor. “ şeklinde konuştu.
 Müdahale Edilsin Ama Zarar Vermeden
Projenin raporunun Akdeniz Üniversitesi’nce hazırlandığını ve 3 yılda gölün 3’te 1’lik alanının balçık ve sazlarının temizleneceğini ifade eden Yalçın ”Çalışma yapılsın ama göldeki hayat bozulmadan, yaban hayatı zarar görmeden yapılsın.” dedi. Gölün kuşların uğrak yeri olduğunun üzerinde duran Yalçın “Türkiye’de yaşayan kuş türlerinin yüzde 80’i burada mevcut, burası kuşların üreme alanı göç zamanındaki uğrak yeri ama çalışmalar o alanda yaşayan canlıları rahatsız ediyor, sazlar ortadan kaldırılarak yaşam alanları yok ediliyor.”ifadelerini kullandı. Bu proje hakkındaki görüşünün olumsuz olduğunu, göle müdahale edilmesinin de doğru olmadığını ileri süren Yalçın “ Göl doğal halde kalmalıdır, ama böyle bir baskı var, ortada bilimsel bir rapor var, artık biz bir şey yapamıyoruz.” söylemini kullandı.
1996 Yılında İzin Vermedik
Gölün 1996 yılında kazılmaya çalışıldığına dikkat çeken Yalçın özel toprak firmalarının Enerji Bakanlığı’ndan ruhsat alarak gölü kazmaya çalıştıklarını belirtti. O zamanlar arıtma ve temizleme adı altında yapılan şeyin gölün tabanında bulunan çiçek toprağı ‘hamham’ ve seracılıkta kullanılan ‘turba’ organik topraklarının hedeflendiğinin altını çizdi. Bu şirketlerin amaçlarına ulaşamamaları için çok çaba sarf edildiğini belirten Yalçın “Kazmaya çalıştılar biz engelledik, mahkemeye verdik, göl 1996 yılında Mali Çevre Kurulu tarafından 1. Derece sit alanı ilan edildi, biz bunları mücadeleyle bu günlere getirdik.”ifadelerini kullandı. Günümüz teknolojisinin o dönemin teknolojisinden kat kat üstün olduğuna değinen Yalçın “ O zamanın makinelerinin durumu belliydi, eğer kazı çalışmalarında tabanda 5 cm’lik bir delik açılsaydı gölün boşalma tehlikesi bile vardı, bizde izin vermedik.”diye konuştu.                                           
“Doğa Bizden Daha Akıllı”

Gölün 3’te 1’lik alanında başarı sağlanırsa gölün ömrünü bitirmesinin engelleneceğini belirten Yalçın, projenin bittikten sonra gölün diğer bölümlerinde de uygulanmayacağını, çamurda ve sazlarda ne kadar kötü görüntü oluştursa da ekosistem için çok önemli olduğunu sözlerine ekledi. Yalçın sözlerini şöyle noktaladı “Keşke bu proje 20 yıl daha beklenilseydi de o zamanın teknolojisiyle yapılsaydı, biz kendimizi akıllı sanıyoruz ama doğa bizden daha akıllı.” 

6 Mart 2014 Perşembe

CEZAEVİNDEN EL SANATLARINA

CEZAEVİNDEN EL SANATLARI MERKEZİNE…
Denizli’nin Buldan ilçesinde eski hükümet konağı ve kapanan Buldan Kapalı Cezaevi’nin yerine 2010 Mart ayında açılan Buldan El Sanatları ve Kültür Merkezi (BELKÜM) gelen misafirlerin yoğun ilgisini çekiyor.
Denizli’nin Buldan ilçesinde Buldan Belediyesinin çalışmaları doğrultusunda, 6 yıl önce kapatılan eski Kapalı Cezaevi ve eski hükümet konağı restore edilerek hizmete açıldı. Daha önceleri hükümet konağı ve Kapalı Cezaevi işlevi gören yapı zaman içinde çeşitli değişikliklere uğradı. Yeni hükümet konağının yapılmasıyla boşalan eski hükümet binası, yıllar içinde de kullanılmaya devam edildi. Sırasıyla polis karakolu, kütüphane, MHP ilçe lokali, kara avcıları kulübü gibi kurumlara ev sahipliği yapan bina en son Tekel deposu olarak kullanıldı. Cezaevi ise 1998 yılında Buldan’dan kaldırıldı.

Cezaevinin zamanla şehir içinde kaldığını ve insanların buradan gelip geçerken ürperdiğini ve korktuğunu belirten BELKÜM’ün müdürü ve ustası Hasan KÖMÜRCÜOĞLU;”Buldan’da kişi sayısı çok azdı bilhassa yüz kızartıcı suç zamanında çok azdı, ama günümüz için bunları söylemek biraz zor”.ifadelerini kullandı.
Eski hükümet Konağı ve cezaevinin zaman içinde içkici alkoliklerin ve berduşların uğrak mekanı olduğuna dikkat çeken Hasan KÖMÜRCÜOĞLU;”Şu anki Belediye Başkanımız Mustafa Niyazi ŞEVİK bu konuya bizzat el attı beni bizzat arayarak işe aldı buranın yetkili sorumlusu yaptı. Burasının atıl ve pis bir yer olmasını engelledi ve Buldan’a yeni bir el sanatları merkezi açarak ilçeye yeni bir vizyon kazandırdı, yıkılıp yok olacağına kültürel dokuya sahip çıkıldı”.şeklinde konuştu.                                                                                                                     Hasan KÖMÜRCÜOĞLU
İlk Açıldığında Bomboştu
BELKÜM’ün resmi olarak açılışının yapılmadığının ve bunun büyük bir eksiklik olduğunun altını çizen KÖMÜRCÜOĞLU;”Ben buraya geldiğimde içeride hiçbir şey yoktu, burası bomboştu ilk olarak eski bir el dokuması kara tezgah tamir ederek işe başladım “dedi. El sanatları merkezindeki bütün makineleri kendi çabalarıyla bulup tamir ettiğine dikkat çeken KÖMÜRCÜOĞLU;”Ben buradaki bütün makine ve malzemeleri sağdan soldan buldum topladım. Buldanlı Buldan sevdalısıdır, insanlar eski eşyalarını, kullanmadıkları tezgahları, tabloları, sandıkları, eski Buldan işlemelerini depolarda tutmak yerine bize verip sergilensin istediler. İçerideki hiçbir şeye ne ben nede belediye tek kuruş vermedik”.diye konuştu.
Bende Burada Hapis Yattım
12 Eylül 1980 ihtilalinde fikir ve düşünce suçlusu olarak toplamda 32 ay Buldan Kapalı Cezaevinde 7 ay , çeşitli siyasi olaylara katıldığı gerekçesiyle hapis yattığını dile getiren Hasan KÖMÜRCÜOĞLU;” Burada ilk çalışmaya başladığımda içimde çok tuhaf tarif edilmesi güç hislere kapıldım, sanki gardiyan “sayım var” der gibi” “Hasan KÖMÜRCÜOĞLU ziyaretçin var” diyecekmiş gibi hep kulağımda çınlamıştır” ifadesini kullandı.
Buldan’ımız İçin En Gerekli Şey Restorasyonlardır
Buldan için en önemli şeyin restorasyonlar olduğunu savunan ve halen iki konağın yapım aşamasında olduğunu hatırlatan KÖMÜRCÜOĞLU;”Buldan’a bu restorasyonlar şart Buldan tekstilin başkentidir ama bir köşede kalmış vaziyette bu işlerde tanıtım çok önemli” şeklinde konuştu.

Ziyarete gelen turistler BELKÜM’ün eski ceza evi olduğunu duyduklarında şaşkınlıkla karşıladıklarını , ürperdiklerini değişik duygular içerisinde gezdiklerini açıklayan KÖMÜRCÜOĞLU;” Buraya gelen turistler el tezgahında dokuduğumuz ürünleri çok beğeniyorlar,büyük bir ilgiyle izliyorlar,ayrıca hükümet konağı bölümündeki fotoğraf sergimizi de keyifle geziyorlar, herkesten çok olumlu tepkiler alıyoruz” diye konuştu.
Gelen turistlere Buldan’ın dokumacılık tarihinden de bahsettiklerinin de altına çizen KÖMÜRCÜOĞLU; Onlara Genç Osman’ın gömleğinin, Barbaros’un şalının, Yavuz Sultan Selim’in kızının gelinliğinin, Truva filmindeki kostümlerin kumaşlarının Buldan’dan yapıldığını anlatıyoruz ve bizi şaşkınlıkla dinliyorlar” ifadelerini kullandı.
BELKÜM’de ürün satışı yapmadıklarını belirten KÖMÜRCÜOĞLU ;”Buldan’da yapılan ürünlerin bire bir tanıtımını yani Buldan dokuması nasıl yapılır onu gösteriyoruz “ diyerek sözlerini şöyle noktaladı “El sanatları merkezimizde Buldan’ın dokumacılıkta kullanılan ilk yıllardaki insan gücüyle çalışan makineler ve bu makinelerden üretilen ürünlerin, ilk dokuma sanatının yapım şekillerini ve dokumanın zaman içindeki değişim süreçlerini burada görebilirsiniz”. 
 DENİZ TOKAT  
     

BEL FITIĞINA ALTERNAFİF TEDAVİ

Alternatif Tıp
Kayserinin Yahyalı ilçesinde halk arasında sınıkçılık olarak bilinen mesleği yapan Osman aydın Türkiye’nin her yerinden gelen bel ve boyun fıtığı disk kayması gibi rahatsızlıkları olan hastalarına şifa dağıtıyor.
Osman Aydın Kayseri’nin Yahyalı ilçesinde masaj salonu olarak işlettiği küçük bir odada halk arasında sınıkçılık olarak tabir edilen mesleği ile tıpta aradığını bulamayan Türkiye’den gelen birçok hastasını 15 dakika gibi kısa  sürede tedavi ediyor. Osman Aydın Sınıkçılık olarak bilinen mesleği ilk olarak 1979 yılında yakalandığı bel fıtığı rahatsızlığı sebebi ile gittiği Afyon’un sandıklı ilçesinde sınıkçı olarak bilinen yorgancı hacı İbrahim’in kısa tedavisi ile bel fıtığından kurtulduktan sonra vefa borcunu ödemek için 45 gün yanında çalışıp sonra mesleği öğrendiğini ifade etti.
Osman Aydın: “Bel fıtığı çok ciddi bir rahatsızlık olduğunu belirterek tedavi edilmezse hastanın yataktan kalkmasını dahi engelleyebilir.”dedi. Türkiye’nin her bölgesinden bel ve boyun fıtığı disk kayması gibi rahatsızlıklarla birçok hasta geldiğine değinen Osman aydın gelen hastaların daha önce gittiği doktor tarafından çekilmiş MR’ları, reçeteleri, verilmiş ilaçları ve uygulanan tedaviyi inceledikten sonra tedaviye geçtiğini belirterek ağır ilaç tedavisi uygulanmış ve ameliyat olmuş hastaları kesinlikle tedavi etmediğini belirtti. Osman Aydın: “Masaj yoluyla tedavi ettiğim hastalar kesinlikle iyileşiyor şuana kadar tedavi ettiğim kimse aynı sorun ile bana geri gelmedi.”ifadelerini kullandı. Tedavi başarısının yüzde 99 olduğuna değinen Aydın ancak tedavi sonrası gerekenlerin yapılmaması sonucunda başarı oranının düştüğünü ve tedavinin bir işe yaramadığı uyarısında bulundu.
Her meslekten hastam var
Osman Aydın kendisine her meslekten hasta geldiğine değinerek tedavi için gelenler arasında doktor profesör, korumalar, iş adamları gibi birçok meslekten bel ve boyun fıtığı hastalarının tedavi için Yahyalıya geldiklerine dikkat çekti. Ankara’dan gelen Profesör Rıza Görkem’in kendisine bel ağrısı şikayetiyle başvurduğuna dikkat çekerek tedavi ettiğini söyledi. Korumaları tedavi ederken zorlandığını belirten Aydın çok iri yapılı ve kaslılar rahatsızlığın olduğu bölgeyi bulmakta zorlandığını vurguladı.
Futbolun bel kemiği

Bel ve boyun ağrısı veya fıtığı olan futbolcuların tıpta tedavisinin uzun sürmesi nedeni ile bir çok ünlü futbolcu sınıkçı Osman Aydın’ı ziyaret ederek tedavi oluyor. Osman Aydın’a bel ve boyun fıtığı disk kayması kas ağrısı gibi şikayetlerle gelen futbolcular arasında Hasan Şaş,Metin Aktaş, Johnson, Uğur Tütüneker gibi birçok ünlü futbolcu bulunmaktadır.Aydın: “bana gelen futbolcuların gelme sebepleri kısa sürede tedavi ediyorum ve kısa zamanda sahaya çıkmalarının sağlıyorum.” dedi.

AZİZ KARAGÖL
Deneme yayınlarımız 06.03.2014 tarihinde başlamıştır. Blog tam olarak yayına 17.03.2014 tarihinde başlayacaktır.